Salı, Nisan 11, 2006

Günler, Metro ve Sen...


Uzun zamandır yazmamıştım, çünkü uzun zamndır hissetmemiştim bu yakın kendime. Görüşemediğimizdendi sanırım. Tam 10 gün geçmiş zamandan, burası boş kalıvermiş.

O gün... Seni gördüğüm gün. Rehinelerin olduğu gün.. Show yapmışlar aslında kaçaklar, ciddi bir durum değilmiş. Neyse bunu geçersek, arkadaşların vardı. Neler düşündüler hakkımda bilmiyorum ama benim için öncelikle senin düşüncelerin önplanda. Korktuğunda içine attığın düşüncelerin. Senin gülümsemeni görünce bir adada yalnız kalmak istiyorum seninle. Öylece sen ve ben...

Başını ban yasladığında, yüzünü okşarken sıcaklığını hissederken, insanın içini kıpır kıpır eden bir elektrik yayılıyordu. Heyecan verici bir serüven gibi. Nefes alış verişlerin dengesizleştiği bir durum ortaya çıkıyor. O an ki dayanmak mümkün değildi ki, dudaklarına yaklaştım. Dudakların cevap vermediler, kafandaki karışıklıktan dolayı belki ama yine de dudaklarına o kadar yakın olmak gerçekten de güzeldi. Sensiz metrolara bile binmek gelmiyor içimden ama biniyorum. Ancak seninle binildiği gibi olmuyor. Yavaş yavaş çıkan yürüyen merdivenler seninleyken hızlanıyorlar aniden. Hiç bitmesin diyorum ama çabuk geçiyor zaman. Sensizken ise o kadar ağırlaşıyor ki merdivenler sanki hareket etmiyorlar. Ben de içicek makinesinden içeceğimi alıuyorum ve zamanın yavaş kayışını izliyorum. Seni düşünüyorum. Düşünecek daha güzel bir şey var mı ki? Aklımdan hep şu soru geçiyor bi daha ne zaman göreceğim seni. Ne zaman kokunu hissedebileceğim yanı başımda.

O gün neler hissettin bilmek isterdim. Hoşuna gitti mi bana yaslanmak? Yoksa kafanın karışıklığından başka diyarlarda mı gezdin bedenin yanımdayken. Bakışlarımız sessiz ortamı konuşturan şeyler oldu zaman zaman. Zaman zaman saçmaladık, zaman zaamn hüzünlendik birkaç saatin içinde ne kadar çok duygu geçiverdi.

Ne diyebilirim ki, ben seni özledim yine...

Hiç yorum yok: