Çarşamba, Eylül 01, 2010

Doldurulamayan B O Ş L U K lar Dükkanı

İçimde bir boşluk var. Kişisel olarak mutlu sayılırım ama bu boşluğu oluşturan nokta kalbim sanırım. Çünkü artık sevebileceğim birilerini bulmam lazım gibi. Ancak kimse karşıma çıkmıyor ki? Ben beğensem, o benden hoşlanmıyor. Ya da başka yerlere göç ediyor. Başkası beğense, o benim aradığım insan olmuyor. Bu son seçeneği daha önce denedim ve uzun bir ilişki oldu ama yine denemek içimden gelmiyor. Bu yüzden ne olacaksa karşılıklı olmalı... Ne ben çok uğraşayım, ne de o çok donuk kalsın ve beni istediğini belli etsin. Tıpkı daha öncekilerdeki gibi.

Mesela benim küçük aptalımdaki gibi, bana kocaman parıldayan bir gülümseme atsa bana ve ben o an feleğimi şaşırsam. Böylece hamle yapma ihtiyacı duysam.

Ya da 2b'deki gibi yanımda çaktırmadan bakışlarda bulunsa, sıcak bir elektrik alsam ondan. Yavaş yavaş zengileşen bir ilşki haline gelse...

Dört nokta gibi olmasa, o çok karmaşıktı. Yani belirsizliklerden hoşlanmıyorum ki, ben daha olgun bir ilşki olması taraftarıyım bu yüzden.

Veya aniden olmalı pembedeki gibi. Çok aniden başlayan bir ilişki, sen bile ne olduğu anlamıyorsun ve kendini bırakıyorsun kanatların el verdiği doğrultuda. Bazen kaybetmek kendini, son derece istenilen bir olgudur. Bu yüzden de kaybetsem kendimi onun duruluğunda yüzen kağıttan bir kayık misali...

Yeni bir tarz da olabilir tabii ki ama yeter ki olsun. İçimdeki boşluk, dönüşse içime sığmayan bir doluluğa...

Yaz biterken sonbaharda romantizm dalgaları esse fena mı olur?

8,5 - 9 ay çok uzun zaman gibi...

Yeni bir aşk ile yükselsem iş olarak da ve döngü yerini doğrulmaya çevirse...

Hiç yorum yok: