Pazartesi, Temmuz 24, 2006

The Kiss



Bilmem ki belki de hiçbir şeyi düşünmeden sadece öpüşmek lazım...

Sonunun ya da başının ne olduğunu bilmeden...

Nefes almak gibi...

Pazar, Temmuz 23, 2006

Şok Yaşamak...




Sadece kendine şunu sor...

Ben başka kişilerle böyle buluşsam, hoşuna gider miydi?

Cumartesi, Temmuz 15, 2006

ö p b e n i


Ben aslan burcuyum..
Aslan burcunun tüm özelliklerini barındırmam kendimde ama yine vardır içinden ayıklanmış özellikler...
Örneğin ben övülmeyi severim, arada övülmek sevilmek isterim.
Bazı anlarda da sevgisiz gibi görünürüm, içimde kocaman sevgi yumağı vardır ama uzaktan göndermek gelmez içimden, yakınımdayken vermek isterim o sevgiyi.
Özlerim özlerim, içimde umutsuz bulutlar dans eder ve yanımda görmek isterim sevgilimi.
Onu öpmek isterim kurallar umurumda değildir.
Ona sarılmak isterim kokusunu içime çekmek için.
Ona dokunmak isterim teninde elimi gezdirmek...
Onun benimleyken sadece beni düşünmesini ve benimleyken benim olmasını...
Beraberce mutlu olmayı...
Bu yüzden konuşamıyorum telefonlarda, ellerinden tutamadığım için.. Yakınında konuşurum *:)

Perşembe, Temmuz 13, 2006

tra la la la...




Düşler düşler...
Büyük düşler...

Bu şarkıyı seviyorum.
Biliyor musunuz?
Aklımda bu aralar sadece bir kişi var.
Mavi gözlerine baktığımda kendimi görünce mutlu olduğum kişi...
Görüşemememiz biraz sinir bozucu olsa da...
Sevgim sinirlerimin bozulmasını engelliyor.
Biliyorum çok ilgisiz biri görülebilirim uzaktan.
Ancak işte aşırı ilgi göstermek bana bunaltıcı geldiğinden, başka kişilere de aynısını uygulamamayı tercih ediyorum.
Bir de son zamanlarda bazı aksilikler oldu hayatımda.
Uzun zamandır yalnız olduğumdan maddi sorunlarım oldu azıcık.
O yüzden telefonumda kontörlerim dahi bitti.
Arayamıyorum. Sanırım aveaya geçmem lazım vakit bulursam, böylece konuşabilirim, en azından sevmediğim telefon konuşmalarını denerim onun için...
Hayatımda yarım bıraktığım işler var, kurgu ve yazı işleri..
Onları tamamlamayı istiyorum.
Her oturduğumda engel çıkıyor ve bitmiyor şu işler bezdiriyor yaz aylarında.

Biliyor musun mavi gözlü, inan ki ben tahmininden daha çok seni görmek istiyorum uzaktan değil, yakından...

Cumartesi, Temmuz 08, 2006

"Bekleyiş"...



Biliyor musunuz insanın canını ne acıtır?
Ölüm mü? Hayır!
Kavga mı? Hayır!
Terk edilmek mi? Hayır!
Reddedilmek mi? Hayır!
Cevap ne öyleyse?
Çok basit aslında
Bilinmemezlik...
İnsanların neden ve sonuç aramalarının temel noktası...
Belli olmayan şeyler zaman geçtikçe insanın içinde bir ura dönüşüyor, büyüyor büyüyor ve fazlaca insanın canını acıtıyor.

Bu yüzden de bilmeliyim herşeyi. Değer görmek istiyorum artık. Değersiz muamelesine uğramak istemiyorum.

O resimlerde sevgi vardı, hem de kocaman bir sevgi... Ancak o sevgi karşı tarafa ağır geldi ki anlaşılan bana "sevgim bitti" dedi zamanla ve hayatını düzene sokmak için bir şeyleri çıkarmam lazım dedi hayatımdan ve dedi ki "seni çıkartıyorum"... Vazgeçilebilir sadece ben mi vardım hayatında bilmiyorum. Sevgim çöpe atılmıştı, ben ne yapabilirdim ki, sevgimi çöpten aldım temizledim ve yerine koydum. Ancak ondan kalan sevgimi kocaman kalbimin zindanlarına attım. Ona bir hücre verdim. Orada açılmamak üzerine hapsedildi. Sonra zindan olmayan diğer kısımlarda sevgi üretimi yapılan fabrikalar var ve oradan yepyeni tertemiz taze taze sevgiler ürettim yine. Şu an sahibinin alıp, hiç çöpe atmamasını bekliyor. Benim sevgimi kendi sevgisiyle birleştirip hayata başka gözle bakmayı bekliyor.

Beklemek yıldırıyor onu artık ve hızlandırıyor zamanı devamlı. Zaman ilaç değil artık, tam bir zehir ve öldürüyor onu...