Çarşamba, Nisan 26, 2006

..

I left alone, my mind was blank.
I needed time to think to get the memories from my mind.

What did I see, can i believe,
That what I saw that night was real
and not just fantasy.

Just what I saw, in my old dreams,
Were they reflections of my warped mind
staring back at me.

'Cause in my dreams, it's always there,
The evil face that twists my mind and brings
me to despair.

Torches blazed and sacred chants were praised,
As they start to cry, hands held to the sky.
In the night, the fires burning bright,
The ritual has begun, Satan's work is done.

I'm coming back, I will return,
And I'll possess your body and I'll make you burn.
I have the fire, I have the force.
I have the power to make my evil take it's course.

Pazar, Nisan 23, 2006

23 Nisan'ımız kutlu olsun... Çocukluğumuz öldü...

Her adımım hep tedirgin görünebilir. Bunun ana etkeni ise sensin çünkü, sen tam olarak kendini bana teslim edemedikçe ben de o tedirginlik hep olacaktır ve sanki her sabah kalkıp aynı yerden başlamak gibi bir durum ortaya çıkacak? Bugün aslında dündü. Dün ise ondan önceki gün. Sana yaklaşmaya çalışıyorum, elinin tersiyle itmek istesen de, beni kabul etmek istemesen de. Ancak biliyorum ki içinden bir parçan da bana ait ki, yanıma istemesen de geliyorsun. Dokunuşumdan hoşlanıyorsun. Sadece sanki duvarın engel oluyor bunlara. O duvarı yıkamasan da, mutlu olmak istiyorsan günü yaşa. Sadece benimle olduğun günleri, zamanı yaşa. Carpe Diem...

Hep böyle mi olacak? Hayır hep böyle olmayacak, zamanla kafandaki tabularda yok olacak ve beni itmekten vazgeçeceksin, buna inanıyorum. Hayır olmazsa böyle bir şey ban bir şaplak at olur mu? Aklım başıma gelsin. Çünkü aklımı başımdan aldığın için kendime engel olamıyorum. Hayatında başka biri varken bile seni bekledim, başka ne yapabilirim ki tatlım söyle bana...

Cuma, Nisan 21, 2006

Yanındayken...


Senin yüzüne baktığımda tuhaf bişiler oluyor. Gözlerim kamaşıyor sanki. Bu her zaman olan bir şey değildir. Böyle bana mavi mavi bakıyorsun ya, düşünüyorum acaba beni mavi mi görüyor diye *:) uzun bakasım geliyor sonra gözlerinin içine ve orada kaybolasım geliyor, kimse beni bulmasın diyorum...

Utangaçlıkla, yüzsüzlük arası bişi bu... baksam mı, bakmasam mı arasında kalıyorsun...

Sonra yanındayken sana sarılıp sımsıkı (kemiklerini kırmadan tabii), yanında olmak istiyorum... Karşılıksız gibi görünse de dışardan, seni ikilemde de bıraksa öpmek istiyorum yüzünün her köşesinden. Mutlak doğru var mıdır? Bence yoktur. Mutlak yanlışın olmadığı gibi.

Seni görmeyi istiyorum...

Salı, Nisan 11, 2006

Günler, Metro ve Sen...


Uzun zamandır yazmamıştım, çünkü uzun zamndır hissetmemiştim bu yakın kendime. Görüşemediğimizdendi sanırım. Tam 10 gün geçmiş zamandan, burası boş kalıvermiş.

O gün... Seni gördüğüm gün. Rehinelerin olduğu gün.. Show yapmışlar aslında kaçaklar, ciddi bir durum değilmiş. Neyse bunu geçersek, arkadaşların vardı. Neler düşündüler hakkımda bilmiyorum ama benim için öncelikle senin düşüncelerin önplanda. Korktuğunda içine attığın düşüncelerin. Senin gülümsemeni görünce bir adada yalnız kalmak istiyorum seninle. Öylece sen ve ben...

Başını ban yasladığında, yüzünü okşarken sıcaklığını hissederken, insanın içini kıpır kıpır eden bir elektrik yayılıyordu. Heyecan verici bir serüven gibi. Nefes alış verişlerin dengesizleştiği bir durum ortaya çıkıyor. O an ki dayanmak mümkün değildi ki, dudaklarına yaklaştım. Dudakların cevap vermediler, kafandaki karışıklıktan dolayı belki ama yine de dudaklarına o kadar yakın olmak gerçekten de güzeldi. Sensiz metrolara bile binmek gelmiyor içimden ama biniyorum. Ancak seninle binildiği gibi olmuyor. Yavaş yavaş çıkan yürüyen merdivenler seninleyken hızlanıyorlar aniden. Hiç bitmesin diyorum ama çabuk geçiyor zaman. Sensizken ise o kadar ağırlaşıyor ki merdivenler sanki hareket etmiyorlar. Ben de içicek makinesinden içeceğimi alıuyorum ve zamanın yavaş kayışını izliyorum. Seni düşünüyorum. Düşünecek daha güzel bir şey var mı ki? Aklımdan hep şu soru geçiyor bi daha ne zaman göreceğim seni. Ne zaman kokunu hissedebileceğim yanı başımda.

O gün neler hissettin bilmek isterdim. Hoşuna gitti mi bana yaslanmak? Yoksa kafanın karışıklığından başka diyarlarda mı gezdin bedenin yanımdayken. Bakışlarımız sessiz ortamı konuşturan şeyler oldu zaman zaman. Zaman zaman saçmaladık, zaman zaamn hüzünlendik birkaç saatin içinde ne kadar çok duygu geçiverdi.

Ne diyebilirim ki, ben seni özledim yine...

Cumartesi, Nisan 01, 2006

1 Nisan...


Hayat bir şaka mıdır? Şaka değilse cep telefonundan işaret göster...